23 Temmuz 2015 Perşembe

Hesapsız Pusula(m)!

Saçlarınla yıkamaktı yüzünü...

Uyku beni saklamıyor diğerleri gibi. Evet, gece ele vermiyor halimi. Annem, babam bilmez beni. Beni kim bilir? Benim halimi sana sindirerek sorsunlar istiyorum.

Çok mu şey istiyorum?

Korkularım var yitip gitmelere karşın... Zor geldim, kolay gitmek istemiyorum.

Güzel adam büyü benimle!

Hayata sarmaş dolaş olacaksak seninle olalım, hemhal halimiz kollarımızın giriftliğinde sorgulansın...
İzin ver küçüleyim, izin ver büyüteyim... Her daim anneliğe mahkûm kılınmış ruhum seninle çocuklaşsın istiyorum çok mu?

Bir yol var mı ölümden kaçabildiğimiz, peki aşktan neden kaçalım?
Kim anlar bizi? - Bırak anlamasınlar. Bizi acımadan kör bıçaklarla budayabiliyorken bir de biz kuşanmayalım çakıları yine dizlerimize karşın...

Söz konusu sensen; ellerim pamuk, omuzlarım sünger, saçlarım şelale... Arınıp akıtıyorum tüm kirleri bedenimden. Ya sen? Güçlü ol, benimle güçlü ol... Sunağın da adağın da kurbanın da ben olayım!

İmkânsızların imkânları da var! Bunu öğren! Saçlarımı diğerlerinin makasllarıyla budama... Beni sevmekliğin, senin sevenin köklerinde tırnaklansın...

İnancımız, taş dimağların asla mutmain olamayan kalplerinin hesap makinasında toplanıp bölünmesin... Vitrinlerdeki indirimler onların hayat etiketine yapışmışsa mahkûm biz olmayalım! 

Her şey imkân dahilinde, harici bellekler dahili numaraların sınırlarında...

Bir farkındalığın farkının toplamının ikiyle çarpılıp dörde bölünmesinden elde edilen beklemekliğin doğurduğu bulmaklığın çocuklarıyız!

Ödünç aldıysak can denilen hayatı, aşk artık boynumuzun borcu... Bırak, yıkasın bambaşka bir şehir bizim tenimizdeki çıplaklığı.

Terin temizleyici olduğunu nasıl öğrendiysem seninle, inancın kuvvetini de öğren benimle...

Yollarımız yürümeli, kaderimiz yaşamalı, biz masumluğun gardiyanlığı...

Hesapsız pusula(m)!
Ses ver olduğum yollara... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder