13 Temmuz 2015 Pazartesi

Aramaklı "Bulma"ca

Bekledim zamanın kıyımını içerek cam bir bardaktan. Görünmesini istemem, haklı bir sebebe sığınmanın yolları kesiştirme çabasından başka bir şey değildi.

"Bitiş çizgisi var mıdır?" diye sordukça bittim. Şimdi seninle bitmenin hazzı var oluşun kurnasında.

Ah, hoşgeldin sevdiğim. Çok zaman oldu beklediğim.

Önüm, arkam, başlangıcım, sonum senin ellerinin başladığı yerde.

Sıfatlar, isimleri nitelemiyor artık. Ruhumun tamlayanları olan sıfatlar, isim ve fiil kisvesinde olsa da eylem eylemliğinden isimleşiyor!

Yani teslimiyetimi yaşıyorum!

Şimdi bir yol bulup bizi doğursun hayat. Sen ve ben'den çıkan biz'i çaydanlık sıcaklığı buharıyla pişirsin.

Mutluluğun satırları vardır. İddiamdan vurgun bir kadın olarak iddiam budur!

Kalbim sözlü, parmaklarım çiftli, kollarım gül yumuşaklığında...

Makası biledikçe pamuklara sarılası bir adam var! Uykuların tik taklarında omuz veren yâr mevcut! Hepsi heybemde, ben yolların bulmaklık şeridinden beklemekliği sollayan turuncu vosvos...
Kulaklarımda güzü yollayan, baharı karşılayan tınılar...

Sende ne varsa sûreti aşk!

Ömürgeçmez sevdalar taş plaklarda... Kucağım şenlikli, dileklerim ırmak sularında...
Hasır bir ipin ucunda sallanan beklemeklik ve bulmalık sevda!

Turnaların nereye uçtukları, bu da geçerli sevdaları, eksikli davaları, dönen gökyüzünü, silinen yıldızları, gecenin lacivertini, güneşin turuncusunu, kağıtların şiirlerini, şiirlerin hazzını, siyahın aydınlığını, tamlığın tabiatını içiyorum artık sevda sırmalı bir tastan. Görünmesi önemli olan değil, hissedilmesi yaşanılası!

Ah, uçtu kelebekler, karın boşlukları havalandı, dudaklar uyuştu ve umut, işçi tulumundan sıyrılıp rüzgâr uçuran eteklerin altına girdi. 

Şimdi her şey istediğini yapabilir! Çünkü bu bir aramak ve bulmak meselesidir! 
Mesel meselendiyse, her şey özgürlüğe sığınmalı!

Aşklamalı bir selâmatle, "hoşgelişler"e selâm olsun! 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder