26 Haziran 2015 Cuma

Sokağın L Çıkmazı

"... Ama işte söz konusu sen olunca yaşamak diğer tarafa düşüyor." derken sonlanamayan 'z' tınısı en keskin tını olarak yakıyor gerdanımı...

Saat 1:35'ken ve ben sokakları bir paket sigara için arşınlarken sanki yollarını bulmam için on adımda bir karafatmaları saçmışsın gibi hissettim. Karıncalar rehberlikten istifasını vereliden beri karafatmalar olmuş sokakların fahişeleri...

Yol boyunca kendime sorduğum yek soru "bağırsam kaç kişi duyar?" oldu. İçimin söylediğini içim dışında kim tellendirir?

Sonra can yakan bir tınıyla senin kanser sonucu ölümünü canlandırdım zihnimin hastane odasında. Saçlarını döktüm yine aynı hayalde yastık kılıflarına...

Yine bu akşam bir adamın gitarın tellerinde tınlattığı Diyarbakır ellerinden o güzelim türkü çınlaytı kulaklarımı. Sonra türkü boyunca sokağın bittiği, sola dönen tarafını taradığımı anımsadım. Yani L çıkmazına bağlamıştım dimağımı. Şah'ın taşıyıcısı at, L çizerek ilerlemeye mahkûmken damgalı bir tahta parçasında, bense L çizerek gelebilirdim senin hanene. Yani sokak L ile kesişmiş, L ile ayrılmıştı.

Ve şair özetledi vaziyeti:
"Kül elim, ıssız elim, kör elim
giden gitti biz nereye gidelim?"

Haykırsam da duyuramadım bağrımın dumanını...

O bağırtının orta yerinde ellerime kayan gözlerimi üşüyen sırtım bile kurtaramazken ne mânâlar yüklediğimi fark ettim. Sonra gözlerin kaderi olan ellerin bin yaşaması gerektiği fikrimi alkışladım, meyvesi yaban kestanesi olan ağacın gecelik gölgesinde...

Tam o esnada sarhoşun biri ünledi: "Söz namustur, köpek köpektir." gecenin önermesini de yuttuktan sonra, kalktım çöktüğüm basamaktan...

Yine kaybeden biz olmuşken yazının karalığına, şiirin siyahlığına battım. Çocuk gülümsemesi olan ilkbaharın geçtiğini, orta yaş tesellisi olan yazın esintisini hissede hissede minik bacaklarımı uzattığım minderli taburemle balkonuma tırmandım, martıların konukluğunda günü sonlatıp geceye yaktım ışıklarımı...

Şimdi dizlerimde bin yıllık bir kaçak ağrısı, çayı serin bir köyün yamacındaki kovukta ruhum...

Şairler bilmez; lâkin yaşayabilenler bilir: ruh mirastır, kader ödünç...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder