10 Aralık 2015 Perşembe

Aşkın Bir Kıyısında Ağlamak İmkânı: Adamın Göz Buğusu

gözleri dolu dolu olan bir erkek neden korkutur bizi?  ağlayan sevincini, hüznünü, öfkesini, kinini gözyaşlarıyla anlatan kadın günün akan saatleri içinde normal gelirken, daha ağlamadan sadece gözlerini dolduran erkek neden tüm tüyleri diken diken eder? 
o vakitlerde virgüller ünlemleri yırtıyor varın gerisini düşünün... yırtığın derinliğini ölçen aletlerin ibreleri kuzeyi bulamayan pusula gibi şaşırıyor... 

bu manzarayla karşı karşıya kalan kadın nasıl yapsam da alsam her şeyi geriye diye çabalar... kıyım kurbanlık seviyesini çokça geçmiştir çünkü... "dur demem, nasılsa bir gün anlar beni" hisleri "hadi ama sen ağlama da ben her şeyi yutar hallederim" anneliğinin kundaklığında sarmalar o bir çift gözü... yalanlar kadın kalesini terk eder, adalı vapurların düdüklerine konar ve acı acı çanlar çalar... hasretlik başlar parlayan gözlere daha o saniyelerde... duraklarda sanki yıllarca beklemişçesine tozlanan yolcuların bezginliği lanet okur o dakikada gözleri yaşartan rüzgarın tersten esişine... ezberler bozulur umudun küf noktası paslanmaktan vazgeçer... her şey buğulanan o bir çift gözle temizlenir.  korkaklar cesur kesilir, katiller dünyanın en masumları oluverir. ezberde olan Orhan Gencebay şarkıları sadece "dertler benim olsun" seviyesine iner... sürünmez de dipdiri yürür... 

kadın o saniyelerde bir ara sokakta ölür de boşluğa düşer gibi, konuşulmayan odadaki sessizlik gibi buz kesilir. 

en çok da sevgi diri kalır... o adamı anlarsın... gözlerine bakıp tüm dolaşmaları ezberletmek istersin....
bırak buğun terime karışsın da cennet ve cehennem başkalarının umurunda olsun dersin... 

der kadın belki içinden belki de dilinden... 

"anladı mı acaba öylece karşısında oturmadığı mı?" diye haykırmak duyumsamasını duyurmak derdi olur havva kızının... adem oğlu ise daha çok ağlayarak etlerini lime lime eder... ve doğruluğun teğet noktasını çözmeye başlar... 
adem oğlu "yalanlarla bırakma beni" derken kadın "korkma gerçeklerin doğruluğu o gözlerinde yaşlar" der. 

gülüşü güzel adamların olduğu vesselamlı ülkenin başkenti buğulu gözler olmasın diye yakarır allah'a...
ve son söz havva kızına geçer, adem oğlunun tüten kulaklarına: "sen gül, ben anlatayım, sevgi diri kalsın" fısıltısını verir...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder