9 Nisan 2015 Perşembe

Bir Bilmecem Var...



Bize bir aşkölçer lazım… aşk doygunluğu için, belki de tüm aşkların buna ihtiyacı var. Aşk doygunluğundan sonra kasaya ödeme yapmak için doygunluğun mutluluğu yanaşır usulca (sen bundan anlamazsın insansız hava sahasının yegane kralı).
Aşkın kırmızı saatleri, mavi anlaşmaları, beyaz sevmeleri, kara ızdırapları var-mışşş… Bunu da kimse böyle izah etmiyor bilesin, daha bilimsel “bütün varlıkların çekirdeğinde aşk, mevcuttur” ifadesiyle dile getirip daha da çözülmez hale getirmek istiyor olabilirler tabi. Bilim dünyasında terminoloji büyük sıkıntı, işte bu, deryada değil de çayda boğulmak tamı tamına…
Sevmek, mesela, kapasite ve yeti meselesidir. Önce Mabut verecek sen de kullanmasını bileceksin, Mahmut'luk yapmayacaksın yani (hocam anahtar tam olarak sol elinizin ayası içinde bulunmaktadır - bak bu durum hakikaten çok acı, kaybetme hiçbir şeyi, kendini bile).
Ya Allasen onu bunu bırak da şimdi ahkam kessene bana “insanlık tarihinde aşk nedir ki?” Bak sana katılıyorum beş dakikalığına, aşk, yoksunluğun süblimasyonudur; aşk,dengesizlikle icat olunmamış mıdır?
“Tanrı sarhoşu” demişler Spinoza'ya, Nesimi “Ene'l-Hak” demiş mesela… Yani aşk olması için kavuşamamak şart demiş babalar…
Kim bilir neredesin bu gece? Bilmece bu değil tabiki… Bilmece tabiatta kalmayan dolan boşluklar da değil. Bilmeceyi bende bilmiyorum, zaten bu mektupta olmadı; ama yine de yazıyorum bu gece bir şeylerle oyalanmam şart oldu vesselam…
Çözüleme, bulunama, bulmaca dahi çözeme… E mi?
Amin…

30 Ağustos 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder