14 Mayıs 2015 Perşembe

Kiradaki Dimağ

Nuh Tufanı ikinci kez koptuğunda ben yalnızdım. Yüreğim uçtu önce, aklım korkuyu hissetmedi. Ellerim en çok üşüyenler oldu. 

Sevmek var, dedim tufanın ardından... Adamak, yalanlamaktan iyidir... Adamak, adanmak; söküklere yama, yamalara dikiş olmaktır... Kaç kere başa sarıldım bilmiyorum. Vazgeçenler hep geri adım atıp tekrar zafer peşine düştüğünde gömlek yakalarına yaptılar en büyük ihaneti... Zafer kanırtık kabuklara gizlenmiş gliserinli vazelin gibi yumuşacık olsa da en çok çatlakları yakan da o oldu... Unuttular ve kaybettiler...

Güneşin deryası denizlere örtü olmuşken evdeki ölü kedim ters dönmüş böcek kıvamında vedalaştı dünyayla... O saniye tüm entelektüalizasyon sosyolojiye yenik düştü... 

Halılar yıkanmış, balkona asılmışken bahar ne denli hissettirdi kendini hiçbir zaman emin olamadı... Tıpkı ne kadar sevildiğini hiçbir zaman bilemeyeceğin gibi...

Sahi beni sevebiliyor musun? Zorlanıyor musun Esmer? 

Huzurlu susuşları yaşayabildiğin insan zaten senin ruhundandır... Ruhum musun şairnevâz adlı? 

Annem inandı... En çok onun inanması önemliydi... Onun istemesi olması gibi geliyor bana... Duaları merhem, ümitvar sesi nefes oluyor, davamıza...

Atlar şahlandı, baykuşlar uçtu, kediler uyandı... Ve kazandık...

 O zaman haydi hayırlı aşklar!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder